°•.♥.•°ღ Genclerin Buluşma Adresiღ°•.♥.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

°•.♥.•°ღ Genclerin Buluşma Adresiღ°•.♥.

°.e.°æHOŞGELDİNİZ°•.♥.•°ღGENCLERღ°•.♥.İYİ EĞLENCELER°.e.°æ
 
AnasayfaPortalGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Duyguş
Moderator
Moderator
Duyguş


Kadın
Mesaj Sayısı : 7
Yaş : 34
Kayıt tarihi : 24/02/08

Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol Empty
MesajKonu: Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol   Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol Icon_minitimeÇarş. Mart 12, 2008 2:34 pm

KİTAP ÖZET FORMU


KİTABIN ADI : FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT

KİTABIN YAZARI : WLADIMIR BARTOL

YAYIN EVİ VE ADRESİ: YURT KİTAP YAYIN-CAĞALOĞLU/İSTANBUL

BASIM YILI : 2.BASIM AĞUSTOS 1998


1.KİTABIN KONUSU: Büyük Selçuklu Devleti’ni çöküşe hazırlayan, İsmaili
öğretisiyle Hasan İbn-i Sabbah’ın sıfırdan vücuda getirdiği
saltanatının hikayesi.


2.ROMANIN ÖZETİ:
Hasan İbn-I Sabbah, Hz. Ali taraftarı olan
birisidir ve o dönemde biraz da olsa yaygın olan İsmaili Tarikatı’na
meyillidir. Ancak bu öğretinin savunduğu düşünceler Hasan İbn-i
Sabbah’a aslında pek de cazip gelmeyen fikirlerdir,daha doğrusu saçma
gelen.

Bir gün, yaşadığı yere İsmaili öğretisinin bir daisi gelir ve H. Sabbah
bu şüphelerinden dolayı O’nu ziyaret etmeye karar verir. Bu vesileyle
dainin yanına gider ve İsmaili inanışlarının kendisine pek makul
gelmediğini, bu öğretinin ardında başka sırların bulunduğuna inandığını
söyler. Dai, onun zeki ve aradıkları tipte bir insan olduğunu, onun
için sırlarını ona açacağını söyler ve ekler: Aslında bu anlatılan
hikayelerin(Ali’nin soyundan Mehdi’nin geleceği,vs.), basit ve gündelik
yaşayan insanları öğretilerine çekebilmek için kullanılan yalanlar
olduğunu belirtir. Bu düşüncelerin etkisine giren H. Sabbah’ın Ali
taraftarı babası,çevresinden oğlu adına korkarak, onu bir medreseye
yollar. Hasan Sabbah, medresede Ömer Hayyam ve o zamanlar henüz adı
tarihe geçmemiş,geleceğin büyük veziri Nizam-ül Mülk ile tanışır.

Bu medresede, zamanla kaynaşıp dost olan bu üç kişi ,kendi aralarında,
ilerde iyi bir mevkiye gelen ilk kişinin diğerlerine de yardım
edeceğine dair yemin ederler. Uzun zaman sonra Nizam-ül Mülk vezir,Ömer
Hayyam da ünlü bir matemetikçi ve astronom olur. Nizam-ül Mülk, Hasan
Sabbah’ın sarayda bir göreve gelmesini sağlar ancak zamanla kıvrak
zekasıyla sivrilen Hasan Sabbah, Nizam-ül Mülk’ün yerini tehdit etmeye
başladığı için onu saraydan uzaklaştırır. Hasan Sabbah bir müddet
Nizam-ül Mülk’ten kaçtıktan sonra Ömer Hayyam’ın yanına gider ve onun
zevk-ü sefa içinde yaşadığı hayatı görür. Bu esnada, bir gün
tartışırlarken, Hasan Sabbah’ın aklına hayatını değiştirecek bir plan
gelir ve Rey şehrine geri döner. Cebinde epey bir birikmiş altını
vardır. Bu şehirde Alamut adında zaptı imkansız denecek kadar zor bir
kale vardır ve bu kalenin kumandanı zevke dalmış sarhoş birisidir.
Hasan Sabbah bir gün, kendini bir dai gibi tanıtarak kaleye girer ve
bir hileyle kaleyi ele geçirir. Burada, kendisini İsmaililer’in
bekledikleri peygamber ilan eder ve bu sıfatla birçok yandaş
toplayarak, aralarından seçtiği bazı gençleri fedai olarak yetiştirir.
Bu kalenin arkasında, eskiden orada yaşayan Deylem krallarının
yaptırdığı birbirinden güzel bahçeler vardır. Hasan Sabbah bu bahçeleri
daha da güzelleştirerek tam bir cennet havasına sokar.

Birbirinden zor askeri eğitimler görüp, birçok dini bilgilerle
donatılan fedai adayları,bir zaman sonra sınava tabi tutularak
fedailiğe kabul edilip, İsmaili ordusunda saygın bir yere sahip olurlar.

Hasan Sabbah bu planı hayata geçirmeye başlamadan önce;Hindistan’da bir
arkadaşının yanına gitmiş ve orada haşhaştan yapılan uyuşturucu hapları
tanımıştır. Bu haplar içenleri uyutarak tam bir hayal aleminde yaşatma
özelliğindedir. Hasan Sabbah bunların yapılışını öğrenir ve dönüşünde,
hizmetkar yetiştirmrde uzman ve güzel bir kadın olan Apama’yı da
beraberinde getirir. Kaleyi zaptettikten sonra, İran pazarlarından köle
kızlar satın alarak, Apama vasıtasıyla onları yetiştirir. Aslında
onlar, ilerde göz önüne serilecek sahte cennetin hurileridirler.

Her şey hazırlandıktan sonra,bir gün, o zaman kadar fedailerin henüz
görmedikleri “Peygamber Seyduna” onları yanına çağırır ve onlara o gün
cennetin kapılarını açacağını söyler.diğer tarafta, cennet
bahçelerinde, cariyelere ne yapmaları gerektiği anlatılmış ve hata
yapanın öleceği daha doğrusu öldürürleceği söylenmiştir; hepsi bu
cennet senaryosundaki rollerini oynamaya hazırdırlar.

Fedaileriyle ilk defa yüz yüze görüşen Seyduna, onlara bahçelere giden
gizli bölmelere gelmeden önce, zamanında Hindistan’da tanıştığı
haplardan yedirir ve bahçelere dek onları uyumuş vaziyette kölelerine
taşıtır. Bu uykulu yolculuk sırasında fedailer, cennet rüyaları
görmektedirler; istedikleri her şey olmaktadır ve büyük bir zevk
içinde, kelimenin tam anlamıyla uçmaktadırlar. Uyandıklarında hepsi
birbirinden habersiz, ayrı ayrı yerlerde, başlarında birbirinden güzel
ve çekici yedişer huri hazır bekler vaziyette bulurlar. Huriler,
fedailerin sorularını büyük ustalıkla tezgahlanan yalanlarla
savuştururlar ve bu seneryonun sahteliğinin ortaya çıkmasına engel
olurlar. Hepsi fedailere hizmet için fırsat kollamaktadırlar.

O gün birbirinden güzel zevkleri tadan fedailer, cennetten yine
uyutularak fakat kendilerinin hizmetkarı hurilerin hülyalarıyla
ayrılırlar. Uyandıklarında, hepsi hurilerine kavuşmak arzusuyla yanıp
tutuşan birer yürüyen ölüm olmuşlardır.

Giderek büyüyen bu tarikat tehlikesine karşı Selçuklular bir sefere
çıkar. Kaleye, savaşmadan teslim olmasını önermek üzere gelen elçilere
Seyduna, öğretisini önce sözlü olarak aşılamaya çalıştıysa da başarılı
olamaz. Bunun üzerine, ilk kez olmak üzere kale sakinlerinin huzuruna
çıkan peygamber, elçiler de dahil, herkesin gözü önünde, iki fedaisine
ölmelerini emreder ve elçiler şaşkınlıkla oradan ayrılırken, Seyduna’ya
inananların da imanları pekişmiştir.

Seyduna için artık intikam zamanı gelmiştir. En gözde fedaisi İbn-i
Tahir’i yanına çağırır ve kenarında zehirli küçük bir hançercik
gizlenmiş bir mektupla O’nu, kendisine büyük bir kuvvetle saldırmaya
hazırlanan Nizam-ül Mülk’ü öldürmeye yollar. Gitmeden önce O’na
Gazali’nin öğrencisi olduğunu ve O’ndan haber getirdiğini söylemesini
ister ve öldürmeden önce, daha önce cennete girmeden içirdiği haplardan
vererek içmesini emreder. İbn-i Tahir bir mürid kılığında Nizam-ül
Mülk’ün çadırına girer ve çıkarttığı küçük zehirli hançerle ona bir
hamle yapar. İğne Baş Vezir’in kulağını çizmiştir ancak zehiri çok
tesirli olan bu hançerin öldürücü olması, bu çizikle mümkün olmuştur.
Hasan Sabbah’ın yolladığı mektupta ise şu satırlar yazılıdır: “
Cehennemde görüşmek üzere; Hasan Sabbah.” Baş Vezir, ölmeden önce tüm
bunların yalan olduğunu ve Seyduna’nın bir sahtekar olduğunu İbn-i
Tahir’e anlatır ve O’nu öldürmesi için serbest bırakılmasını emreder.
Bu sırada Seyduna, ikinci bir fedaisini Melikşah’ın üzerine salar. O da
benzer şekilde görevini icra eder, ama hemen öldürülür; öldürülür fakat
O, ölümün acı zehrini tatlı bir şerbet gibi, büyük bir hazla içmiştir.

Seyduna’ya ulaşan İbn-i Tahir, O’nu öldüremez ancak, Seyduna, gerçekte
ne için yaşadığını anlatıp, yaşam felsefesini O’na aşılar ve O’nu
göndererek kendisini yetiştirmesini ister ve bir gün kendi yerine
geçeceğini söyler.

Hasan Sabbah, artık hedefine ulaşmış, muzafferdir.


3.ANAFİKİR:

Romanda anlatılanlar aslında, sadece bin yıl önce yaşanmış ve bitmiş
olaylar değil, hala bu gün de yaşanan ve gelecekte de yaşanacak
olaylardır. Ancak günümüzde durum daha vahimdir. Zira eskiden, bu tip
sahtekarlara çok nadir rastlanırken ve insanlar buna daha az inançlı
görünürken, şimdi bu çeşit vicdan sömürücüleri değişik kisveler alyında
aynı faaliyetleri devam ettirmektedirler. Yani ortalık, Hasan
Sabbah’larla doludur. Bize düşen, bir virüs gibi sinsice insana nüfuz
eden bu kan emicilere karşı daima bağışıklık sistemimizi canlı tutmak
ve onlara fırsat vermemektir.

Ayrıca, eğer insan yürekten inandıktan sonra, istediği her şeyi yapabilir. Kitap, bunu da vurgulamaktadır.


4. KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

İsmaili Tarikatı: Dinde, geniş bir kuralsızlık anlayışına sahip, Hz.
Ali’nin taraftarlığını yapan ve onun soyundan Mehdi namıyla bir
kurtarıcı. Peygamberin dünyaya geleceğine inanan insanların oluşturduğu
tarikat. H. Sabah, bu tarikatı kullanarak, birçok insanı kendi
saflarına çekmiştir.

Alamut Kalesi: H. Sabbah bir hilyle ele geçirdiği bu kalenin eskiden
yapılmış bahçelerini sahte bir cennet olarak kullanıp, özel
talebelerinin tam bir fedai olmalarını sağlamış, bu zaptı zor kalede de
Selçuklular’a karşı başarılı savunmalar yapmış, kısacası hayellerini bu
kale vasıtasıyla gerçekleştirmiştir.

Hasan İbn-i Sabbah ( Seyduna ): İsmaili öğretisini kullanıp, bir
hileyle ele geçirdiği Alamut Kalesi’nde peygamberliğini ilan eden bu
şahıs, burada yetiştirdiği ölüm sevdalısı fedailerle, özellikle
Nizam-ül Mülk’ten öc almayı, sonrasında da Selçuklu Devleti’ni yıkmayı
hedeflemiş ve bunu da büyük ölçüde başarmıştır.

Kendisi, son derece zeki ve kurnaz, aynı zamanda da çok espirili birisidir.

Kendisini peygamber ilan etmesine ve yetiştirdiği insanlara dini
bilgileri öğretse de, tamamen Allah inancı olmayan, her konuda geniş
bilgiye sahip birisidir.

Nizam-ül Mülk: Gençliğinde H. Sabbah’ın yakın arkadaşı olan Nizam-ül
Mülk, zamanla yükselerek, Büyük Selçuklu Devleti’nin baş vezirliğine
kadar yükselmiştir. O da son derece zekidir ve yüksek meziyetli bir
devlet adamıdır. Bir zamanlar kendi yardımıyla saraya aldırdığı Hasan
Sabbah’ı yine saraydan kendisi uzaklaştırdığı için onun kinine maruz
kalmış ve bu kin O’nun ölümüne yol açmıştır.

Ömer Hayyam: Büyük matematikçi ve astronomdur. O da Hasan Sabbah ve
Nizam-ül Mülk’ün yakın gençlik arkadaşıdır. Hasan Sabbah’ın dünya
görüşünü etkilemiş ve oluşmasında baş rolü oynamıştır. Hayatın gelip
geçici olduğunu ve her zevkin zamanında yaşanması gerektiğini savunur.

İbn-i Tahir: Büyük bir ismaili daisi olan Tahir’in torunudur ve bu
nedenle Alamut’a gelmiştir. Seyduna’nın en gözde fedaisidir. Nizam-ül
Mülk’ü öldürmüştür.


5. Kitap Hakkında Şahsi Görüşler:

Kitap, yüzyıllar öncesi tarihten bir kesiti anlatsa da, günümüz
dünyasına da ışık tutan ve çok önemli dersler çıkarılabilecek türden
bir eser. Uzun olmasına rahmen, eline alan okuyucuyu kendine bağlayan,
sürükleyici bir anlatıma sahip. Herkesin okuyabileceği, okuması gereken
bir kitap.


6.YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:

1903 yılında Trieste civarında küçük bir Sloven şehrinde dünyaya geldi.
Fransız kültürü alan anne ve babasının etkisiyle, yirmili yıllarda
Sorbon’da tahsil gördü. Yüksek öğreniminin büyük bir kısmını,
anayurdunun başkenti olan Ljubljana şehrinde tamamladı. Öğrenim gördüğü
dalları, bakış açılarına göre, gelişigüzel veya ansiklopedik olarak
tanımlamak mümkündür: felsefe,psikoloji, (Bartol, Freud’un o zamanlar
pek tanınmamış olan eserini çok erken yaşlarda keşfetmişti),
biyoloji(hayatı boyunca kelebeklerin yaşamlarına hayran kalmıştı),
dinler tarihi. Kısacası , son savaştan önce yoğun anlaşmazlıklar
tarafından parçalanmış bir ülke için, hiç de uygun olmayan bir eğitim.
Ljubljana, otuzlu yıllarda zıt ideolojilerin birbirleriyle şiddetle
çatıştıkları bir şehir olmuştur.

İlk eseri olan Almaut’u 1938 yılında ana dili olan Slovence ile kaleme
alarak tamamladı. İkinci Dünya Savaşı’nın karışık ortamında umduğu
ilgiyi bulamadı. Hatta bir ara el altından satılarak tehlikeli bir
kitap olarak kabul edildi. Bartol, savaş yıllarında vatanını işgal eden
Alman ve İtalyan faşistlerine karşı mücadele etti.

Savaştan sonra kurulan Yugoslavya’da istediği ortamı bulamadığı için
1946 ile 1956 yılları arasında on yıl ikamet edeceği Trieste’ya
yerleşti. 1956 yılında geri dönerek Alamut’u bir kez daha yayınlamayı
başardı. 1960 yılında Yugoslavya yazarlar birliği başkanlığına
seçilerek nihayet layık olduğu itibara ulaştı. Kitabı ise 1967
yılındaki ölümüne kadar bir daha yayınlanamadı. Herkes tarafından baş
eseri olduğu kabul edilmesine rağmen sadece 1980 ve 1984 yıllarında iki
baskı yapabildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Admin (sezai)
Adminisrators
Adminisrators
Admin (sezai)


Erkek
Mesaj Sayısı : 467
Yaş : 30
Nerden : CENNET'İN DİĞER UCUNDAN
İş/Hobiler : ÖĞRENCİ
Lakap : YÜREKLİ
Kayıt tarihi : 16/02/08

Character sheet
FORUM--PİSKO:
Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol Left_bar_bleue500/510Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol Empty_bar_bleue  (500/510)

Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol Empty
MesajKonu: Geri: Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol   Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol Icon_minitimePerş. Mart 13, 2008 1:34 pm

ellerine sağlık duygu teşekkürler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik.canadian-forum.com
 
Fedailerin Kalesi Alamut - Wladimir Bartol
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
°•.♥.•°ღ Genclerin Buluşma Adresiღ°•.♥. :: E-KİTAP--EĞİTİM--ÖDEV & TEZ :: KİTAP ÖZETLERİ-
Buraya geçin: